'Pablo Neruda'nin anisina'
Sevginin, aşkın, hüznün, yalnızlığın kucaklaştığı eski mevsimleri aramaya hiç gerek yok...
Alevlerin alacakaranlıginda yitik zamanlarin aşklarıyla oyalanmak , gizemli hüzünleri bir masal gibi anlatmanin mevsimi de geçti...
Son fırtınayı, yagmuru, kisi, ilkyazin sevinçlerini sen yakalayacaksin, sen bir avuç özgürlügü doya doya yasayacaksin!.. 
Biraz olsun mavi alevleri düsün, odanin içinde kirmizi bir alev kusagina dokun , istersen gözlerini yumup yasamin ne oldugunu anla!..
Ama sunu hiç unutma:
''Her ask aci verir!''
Arjantinli sair Jorge Luis Borges 'in siirlerini okudun mu bilmiyorum...
O kaçan yildizlarda aski yeniden ögrenmeye çalis, dostluk günesinin sicakligiyla bulus...
Simdi biraz uzaklarda Paris'te yasiyorsun, sevinçlerin sonbahar mevsimine el sallayip, o kaçan yildizlarda aski yeniden ögrenmeye çalisiyorsun... 
Bilir misin karanlikta yürümek çok zordur, askin yürek içindeki kipirtisini anlamak da!..
Zordur bir tanem Pablo Neruda 'li aksamlarda Italya'nin bir kiyi kasabasinda, bir adacikta kaçak dalgalari kiyidan izlemek...
Zordur içinde insan olmayan agaçtan gemilere bakmak, kendini salivermek, esmer yüzlere konan kis güneslerini önemsememek, vahsi ormanlar gibi soluyan bencilligin içinde yuvarlandigini fark etmemek...
Zordur çocugum zor!..
**** 
Bil ki aynali bir gökyüzü ariyorsun yillardir!..
Yüregindeki aski, sevgiyi hiçbir zaman çiglik çigliga anlatamiyorsun!..
Neden, niçin?
Ben hep mavi tebesir evler düslemistim...
Irmak kiyilarina mavi tebesir evler yapmis, Karl Kolow 'un agitlarinda düssüz uykulara yatmistim...
O düssüz uykularda rengi bükülen kursunlar gördüm sürekli!..
Kan ter içinde uyandim, korkulu rüyalarda yatagimdan firladim...
Kölelige dönüsmüs bir özlem, bir pencerenin önünde açan çiçek gibi yeserdi ansizin!..
Sonra Karl Kolow'la konustum...
Aynen söyle dedi: 
''Neden yarim birakilir yasam, neden konusmaz hiç insanlar?..''
Iste o zaman korku kayboldu, özlem yerine geldi...
Sonsuzlugun acisiyla uyandigimiz alaca safaklar, çocuklarla, kuslarla, çiçeklerle, insanlarla çogalan evren güzel ve mutlu günleri de getirir elbet!..
Yasamin derinliginde neler olup bittigini anliyorsun degil mi?
Hani o fotograf vardi gazetelerde, bir baba kucaginda ölen çocuguyla yürürken agliyordu ya, içinden neler koptugunu ben çok iyi biliyorum!..
Sicak yüzlü bir yasamin Bagdat 'ta nasil kana bulandigini...
Oralarda da asklar yasaniyor ve Balzac 'in su sözleri hiç tartisilmiyor:
''Iki ask vardir: Hükmeden ask, kölelestirici ask...''
Bir de Jerome-Antonine Rony 'un yazdiklari:
''Ask kisiler arasi bir iliskidir: Yani sahiplenmede aradigimiz sey, sahiplenen kisinin kendini begenmesi, karsisindaki kisiyi esir alma içgüdüsünü dizginleyememesidir. Esir alinmak isteyen kisi ise karsisindaki kisinin içgüdüsünü algilayamaz...''
**** 
Yagmuru, son firtinayi, hüznü, kisi bir kenara birakip; hayata nereden baktigini anla artik...
Mavi alevler arasinda yasamini çogalt, gelecege iliskin planlar yap!.. Dostluklara önem ver, sevgiyi ayaklar altina alma!..
Oysa bugün ben sana Dido Sotiriyu 'yu anlatacak, onu yakindan tanidigimi, yillar önce uzun uzun sohbet ettigimi söyleyecektim...
Dido, bir acilar yumagi içinde yasamis bir kadindi. Ege 'yi çok iyi bilir, dogdu topraklari tanir, Sirince Köyü 'nün yamaçlarinda o yesil vadiye bakip düsler kurardi...
Biliyorsun Dido öldü!..
Dido ''Benden Selam Söyle Anadolu'ya'' adli ölümsüz yapitinda söyle der:
''Karsilikli hançerledik, paramparça ettik yüregimizi durup dururken...''
Ne dersin?
Hosça kal çocugum, Paris'i benim için de dolas biraz...
Ama o barlar, kafeler yasamin bir parçasi olarak gözükse bile, yasamin kendisi degildir...
Unutma!..
( Cumhuriyet - 03.10.2004 )
Hikmet Çetinkaya...
güzel 1 hafta diliyorum...
Not: Fotoğraflar Küçük Hikayeler'e aittir...