bir çocuk gibi sevmeyi hatırladın mı,
hani şu şekerin bittiğinde ağladığın günleri,
bisikletinden düşünce annenin koşarcasına sana geldiği,
tatile çıkarken sabahları erken kalkmanın zor olduğu saatleri,
tuvaletin geldiğinde sıkışıpta sıra beklediğin,
kimin daha çok kabak çekirdeği çıt çıtlatacağı,
elma ağacına önce kimin çıkacağı,
en sevdiğin köfte ve kızarmış patates yerken arılar ile savaşırken yere düşen hep köftenin olduğu,
bayram sabahları sana harçlık verilirken ki utangaçlığın,
uçurtmanı uçururken, ciğerlerine dolan havayı,
yeni ayakkabılarına kıyamadığın sabahları,
sandalyeye oturduğunda ayaklarını umursamazca aşağı salladığın yaşları,
yeni biri ile tanıştığında gözlerini kocaman açıp dikkatle dinlediğin,
hep koşmak,
hep acele ile koşmak
ve bulutlara dokunmak istediğinde
ve sonra
birinin sana artık çocuk değilsin dediği günü hatırladığında
ne oldu sevmelere,
hımm
ne oldu
...
bak yine sonbahar
...
evet bende sonbahar çocuğuyum,
ama unutma sakın,
ne kendini,
ne de çocuk gibi sevmeyi
....
güzeldir çocuk gibi sevmek,
hırsı,
acelesi
yoktur,
ağlasa bile, iki dakika sonra kahkaha ile güler, güldürür
o yüzden sen çocuk,
çocuk gibi sev olur mu,
sevemeyendende uzak dur
...
bak sonbahar güneşi,
odanın içine girmiş,
pencerede bir arı,
elinde kahven,
...
öyle
...