Duygular birikir,
birikir,
birikir,
....
sonra bir söz,
bir bakış,
bir saniye gelir
ve elinizde bir fotoğrafla öylece kalakalırsınız
....
bu fotoğraf , anneannem ve ben yazlıkta iken çekilmiş
...
o kadar fazla ki anısı,
ama hep güzel anılar
sanırım o yüzdendir ki
acısı da daha ağır,
daha derin oluyor
...
çocukken yazlıkta birlikte geçirdiğimiz
zamanlar
...
seni uğurlarken,
odanda dedemle çektirdiğiniz fotoğrafın arkasına baktık,
çekilen tarihi ve birde imzalarınızı atmışsınız
aşk işte
....
beni ne zaman özlese hemen cep telefonumdan arar
zeyno nasılsın derdi
...
bu yazı çok dramatik olsun istemiyorum,
çünkü biliyorum istemezsin
...
başımı kucağına yaslar,
saçlarımı tarardın,
beni eğlendirmek için
fanti kağıt oynardın,
hep sen kazanırdın
...
nasihatların o kadar fazla ki
...
sabahları sütlü türk kahvesi
eşliğinde denize karşı yaptığımız
sohbetler,
şimdi Erdek bile durgun
...
şimdi kocaman bir sessizlik var içimde,
herkes başın sağolsun diyor,
hemen yaşını soruyorular,
evet yaşı vardı,
tam 92 yaşındaydı ama dinçti,
çok ani oldu,
ama ben alışamıyorum işte
...
hep şöyle derdin,
ne olursa olsun Zeyno mantıklı üzül,
herkesin bir sonu olacak,
kabullen ve hayatına devam et
...
bahar O'nun için bambaşkaydı,
dedemle birlikte Mart geldiğinde arabaya atlar
iki tonton, yazlığa giderlerdi
...
şimdi ev o kadar sessiz ki,
kocaman bir boşluk
...
ama kabulleneceğiz
...
o yüzden hep sevdiklerinize sıkıca sarılın,
anneanneme, hep O'nu çok sevdiğimi söyledim,
sıkıca sarıldım,
son gününde bile sıkıca sarıldım ve öptüm
canım tontonum
ışıklar içinde yat,
dedeme, dayıma, tüm sevdiklerine kavuştun
çiçeklerin bize emanet
...