Yaşadığın yerin mavisi olmalı,
ayakların da kuma batmalı,
pencerenden deniz kokusu girmeli,
küçük bir bahçen olmalı,
ellerin toprak kokmalı,
saçlarını rüzgara bırakacağın salıncağın olmalı,
ve belki canın sıkıldığında saatlerce maviye bakabilmeli,
kağıt helva satan biri mutlaka olmalı,
dalga kıranın orada küçük birde kayığın olmalı,
hani şehir seni sıkıştırdığında,
ufka kürek çekmeli,
biliyorum tüm isteklerimin hepsi birbirinden alakasız, ama etrafta o kadar üzücü haber var ki,
iyi şeyler yazamıyorum ve Ankara boğuyor beni,
taşınma kararı aldım,
belki de Güney Fransa ya da Kaz Dağlarına...
eğer beklediğim haber gelirse...
iyi haftalar diliyorum...
kucak dolusu sevgiler...
ahh Zeynep senden Amerika resimlerinin devamini beklerken bu huzunlu yazin neden?? Hayirlar olsun, insallah sevindirici haberler alir, nesen, keyfin yerine gelir.
Tebdili mekanda ferahlik vardir... denize yakin bir yerlere gitmeni tavsiye ederim..
Ankara'da yasamama ragemn cok gidip gelmisligim vardir, ama Istanbul'da bir omur gecirince, insanlarin deniz olmayan sehirlerde nasil yasadigini merak etmisimdir. Ne zaman canin sikilsa, denizin o ferah havasi yok mu, sanki insani alip goturuyor...
Iyi haberlerini en kisa surede alman dilegiyle, saglicakla kal.
Posted by: New York Muhtari | October 07, 2008 at 10:43 AM
Muhtarcıgım, yok merak etme iyiyim, tabı ki fotolara devam, yakında Rodeo fotoğraflarımı koyacagım :)
apartmanın ıcın de oy kullanacagım tabi ki;) sevgiler...
Posted by: zynep | October 07, 2008 at 05:37 PM
Tez zamanda gelsin o haber.
Ama güzel haber olsun!
Posted by: tijen | October 09, 2008 at 05:53 PM