Madem mevsim kış, her yer bembeyaz ve hepimiz sebebsiz yere tatlı ya da acı bir sessizliğe bürünmüşüz ve beyazların içinde o güzel büyünün bozulmasını istemeyip hayallere dalıyoruz, bir şiir okusak nasıl olur acaba......
Bu yılın kar şiiri de Nazım Hikmet'ten.....geçen yılın ki kar şiiri Ataol Behramoğlu'ndandı ve linki....
Karlı Kayın Ormanında
Karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin
Efkarlıyım, efkarlıyım,
elini ver, nerde elin?
Ayışığı renginde kar,
keçe çizmelerim ağır.
İçimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?
Memleket mi, yıldızlar mı,
gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında
bir pencere, sarı, sıcak.
Ben ordan geçerken biri:
Amca dese gir içeri
Girip yerden selamlasam
hane içindekileri.
Eski takvim hesabıyla
bu sabah başladı bahar.
Geri geldi Memed'ime
yolladığım oyuncaklar.
Kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını Memet.
Kar tertemiz, kar kabarık,
yürüyorum yumuşacık.
Dün gece on bir buçukta
ölmüş Berut, tanışırdık.
Bende boz bir halısı var
bir de kitabı, imzali.
Elden ele geçer kitap,
daha yüz yıl yaşar hali.
Yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.
En acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak:
Öleceğimizi bilip
öleceğimizi mutlak.
Memleket mi, daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
Bayramoğlu, Bayramoğlu,
Ölümden öte köy var mı?
Geceleyin, karlı kayın
Ormanında yürüyorum,
Karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.
Şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, tirenyolu, ova.
Yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır Moskova...
Nazım Hikmet
Not: Fotoğraflar Küçük Hikayeler'e aittir......
In the lonely night,
In the stardust of a pale moonlight,
I think of you in black and white
When we were made of dreams.
I walked alone through the shaky streets,
Listening to my heart beat
In the record-breaking heat
When we were born in time.
Just when I thought you were gone, you came back
Just when I was ready to receive you.
You were smooth, you were rough,
You were more than enough.
Ah babe, why did I ever leave you
Or believe you?
In the rising curve,
Where the ways of nature will test every nerve,
I took you close and got what I deserve
When we were born in time.
Just when I knew who to thank, you went blank
Just as the firelight was gleaming.
You were snow, you were rain,
You were stripes and you were plain.
Oh babe, can it be you've been scheming
Or was I dreaming?
In the hills of mystery,
In the foggy web of destiny,
You're still so deep inside of me
When we were born in time.
Born in Time / Eric Clapton..
Posted by: sibeel | January 23, 2006 at 01:58 PM
Şarkısına bayılarak söylerdim ortaokulda..
Posted by: Dilayra | January 23, 2006 at 05:26 PM
sibeelll ne yaptın sen yaa harikasın ...
kar iyice arttı ve o kadar güzel ki hemde nasıl güzel ve parça da süper:))
dilayra'cım ben de her bu şiiri okuduğumda şarkı gibi söylüyorum;)))
Posted by: zyn₪p | January 24, 2006 at 09:48 AM
ya o güzelim kış fotolarını görünce gözlerimi kapadım :) aslina bakarsaniz dilayra ve zeynep tam olarak şöyle oldu:
...gözlerimi kapadım
" sıcacık evimde, koltuğuma oturduğumu ve sessizce yağan karı seyrettiğimi, bu arada da annecigimin ördüğü battaniyenin altında iyice minicik olduğumu:) vanilyalı kahvemi yudum yudum yudumladığımı düşündüm..içim ılık ılık oluyordu ve gözlerimi açmak istemiyordum ve bir anda Eric'in karşımda belirdiğini; bu şarkıyı bana mırıldanmaya başladığını
hayal ettim "
...ben de kış fotolarının arasına güsel şarkının lyricini de ekleyeyim dedim:)
öpücükler ikinize de..
lapa lapa kar oldu mu sana minik minik yağan tipi kartanecikleri:) erkenden eve gitsek ne güzel olurdu, Eric' in evde olmasına gerek yok, CD si de yeter:)
Posted by: sibeel | January 24, 2006 at 11:09 AM