Kafamı cama yaslamış, dışarıda yağan yağmurun bana neleri ve kimleri hatırlattığını düşünürken, çoktan uykuya dalmıştım sanıyorum...bir taraftan camın kafamı titretmesini, bir taraftanda otobüstekilerin uğultularıyla karışık, uyku ile gerçek zaman arasında gidip gidip geliyordum.Hatırlayamadığım belirli bir zaman sonra, yanımda benimle birlikte yolculuk eden beyaz saçlı, kısa boylu ve tonton yaşlı bayanın bana yavaşca dokunarak "lütfen uyanın güzel kızım, otobüs durdu..." demesiyle hafifçe gözlerimi araladım ve neler oluğunu anlamaya çalışmaya başladım.Rüya da olmalıyım diye düşündüm, bu zamanda otobüs bozulurmuydu hiç, hemde bu sonbahar havasında.... uykuma devam etmek istiyordum, ama otobüsteki tüm yolcuları indirdikleri için benimde inmem gerekiyordu biliyordum, çünkü lastiğimiz patlamıştı ve kriko ile kaldırılması gerekiyordu (ehliyeti olan herkes bilir::)....
otobüsten indiğimde halan uykulu olduğum için etrafımı tam olarak gözlemleyemiyordum bile, yani nerede durduk, yağmur yağıyor mu, şapkam ve paltom çok mu fazla gelir gibi bir sürü gerekli ve gereksiz soru........
sonra elim istemsiz bir şekilde kocaman çantama uzandı ve ilk hamle de bulabildiğim tek şeyi yakaladı...ne mi, tabiki kalan tek sigaram, ve daha iyi bir yerde içilemeyeceğine karar verdim...aslında çokda içmezdim ama yanımda her zaman acil ya da sıkıcı durumlar için bulundururdum, ayrıca sigarayı hiç sevindiğim zamanlarda da içdiğimi hatırlamıyorum, belkide bu da benim garipliğimdir ha ne dersiniz.... yavaş yavaş kendi oluşturduğum dumanımı içime çektikçe etrafımı artık daha iyi gözlemlediğimi hissettim; herkes şikayetçiydi, zavallı otobüs şöförü ve yardımcıları, otobüsü mü çalıştırsınlar yoksa insanlara mı cevap versinler....ne garip bir durum değil mi, neden bir olay olduğunda biraz sakin kalmak yerine hemen sorumlu sandığımız insanların üzerine gidiyoruz ki.... belki de bulunduğumuz anların değerini bilmeyi öğrenemediğimiz için ya da çok konuşmayı sevdiğimiz için bilemiyorum.....
ben tek başıma yolculuk ettiğim için ve her zaman olaylara daha sakince yaklaşmayı sevdiğim için biraz yürümek istedim, merak etmeyin çokda uzağa gitmeyeceğim.... ve işte orada bir bank, ve önünde de küçük bir dere tam da bana göre diye düşündüm, adımlarımı biraz hızlandırırken havanın biraz soğuk olduğunu hissettim, hemen çantamdan şapkamı çıkardım ve paltomun yakalarını da yukarıya doğru uzattım ve usulca oturdum....uzaktan halan yolcular ve şöförün yorumları, birbirlerine sataşmaları geliyordu ama sanıyorum kulaklarımı bu konuşmalara kapamam gerekiyordu...
peki ya öncelikle bu bankın burada ne işi olabilirdi, boş bir bank ve sadece bu ıssız karayolunda....belki de benim gibi oturmayı, gezmeyi, ya da yeni insanlar tanımayı seven biri yaptırmıştır; "günün birinde benim gibi biri gelsin otursun" diye.....evet bugün bu bankda ben oturuyordum....güzel bir sonbahardı ve sonbahar, ayaklarımın arasından kurumuş yaprakları bir yerlere götürüyordu....derenin karşısındaki ağaçların renkleri de mükemmeldi... kırmızı, turuncu,sarı ve halan aralarda kalmış olan yeşiller...... birden yerdeki yapraklar olsaydım keşke diye geçirdim içimden, önce yeşerir sonra kızarır ve daha fazla dayanamayıp yere düşer ve sonra bilinmeyene doğru bir yolculuk ederdik....iyi de bana göre değildi galiba bu, ya da bilmiyorum...yıllarca daha iyiyi, daha mükemmeli arıyordum ama sanıyorum halan istediğim işi bulamamış ve bir yaprak olup olamayacağıma bile karar veremiyordum....
herşey mimarlık fakültesine girmem ile başladı (ya da başka bir şeyle başladı da, tam olarak bilemiyorum), evler çizmeyi ben yaşamlar çizmek olarak görüyordum ama piyasa işi yapmıyordum....sonra mezun oldum ve bir büro da çalışamayacağıma karar verip çok alakasız bir iş olan reklamcılık işine girdim ama tabiki orda da olmadı...sonra bir kitapçı dükkanında çalışmaya başladım ve yaklaşık 1 sene de devam ettim ama sonra dükkanı devrettiler.....bir akşam denizin kenarında çayımı yudumlarken, neden gezmiyorum dedim ve bir dergi ile anlaştım, gezdiğim yerleri yazacaktım ve o yeri bir sonraki yazı dizisinde söyleyecektim, böylece okuyucular acaba burası neresi diye 1 hafta boyunca düşüneceklerdi.....fikir bana aitti ve patronumda kabul etti....işte yol maceralarım böyle devam etti, fakat 1.5 sene sonra herşey monoton olmaya başlayınca işi bıraktım...aslında iyi de para kazanıyordum ama, hayatta halan tatmin olamamıştım....kendime göre tatmin olmak kelimesini arıyordum belki de değil mi?....
dereye baktım ve içindeki taşların yıllardır burada durduklarını ve hiçde şikayetçi olmadıklarını anladım, hatda yaz aylarında kuruyan suyun etkisiyle güneşle merhabalaştıklarını gördüm....eriyen karların onları buz gibi yaptığını, küçük balıkların onlara diğer taşlardan küçük haberler taşıdığını gördüm....ve kendimi düşündüm, onca değişik deneyim yaşamıştım ama halan kendimi bulamamıştım, belki de bu kadar zor değil di, belki de çoğu zaman kendimi bu kadar dinlememeliyim, belki de herşeyi suyun akışına bırakmam gerekiyordu tıpkı derenin içindeki küçük çakıl taşları gibi....
ben bunları düşünürken otobüsün görevlisi uzaktan bana sesleniyordu "haydi beyaz şapkalı güzel bayan, lastik tamam, ama siz kalmak isterseniz onu bilemem".... kalmak istemiyorum, sadece hayatı akıllıca, akışıyla yaşamak istiyorum.....,
başka bir hikaye de görüşmek üzere.....
Not: fotoğraf Amelia_E_Soper' e aitdir...
Merhaba, gayet hos bir yazi. Okurken keyif aldim fakat 2 kucuk imla hatasi dikkatimi cekti ve beni rahatsiz etti. Birincisi "halan" kelimesi. Bunun dogrusu "hala" olmalidir. Ikincisi ise "hatda". Bu da "hatta" olarak duzeltilmelidir. Ilerde daha dikkatli olacaginizi umarim.
Posted by: aysel | July 12, 2005 at 12:07 AM
aysel merhaba,
çok teşekkür ediyorum düzelttiğin için;)) defalarca okumama rağmen yine de yanlışlar olabiliyor :))
tekrar teşekkürler...
sevgiler....
Posted by: zyn₪p | July 12, 2005 at 09:13 AM
Bu güzel HiKaYe icin tskler. Okudum ve bittigine üzüldüm.. Ellerine ve yüregine saglik :)
PS: Hatice yine bir güzellik yapmis ve biz foodblog sahibi olmamaiza ragmen Mim'e (the cook next door) davet etmis. Hikaye'ni merakla bekliyorum :)
Posted by: güL$en | July 12, 2005 at 01:27 PM
gulsen merhaba,
evet hatice harika bir guzellık yapmış bizlere ve bende hemen öğle tatilinden yararlanarak cevaplarımı yazdım, büyük bir keyifle....
sevgiler....
Posted by: zyn₪p | July 12, 2005 at 02:22 PM